İnternet reklamcılığının son yıllardaki artışını bilmeyenimiz yok. Bir siteye girdiğinizde açılan pop-up pencereler, sağda ve solda yanıp sönen ve rahatsız edici reklamlar… Öyle ki artık Youtube’da bile video öncesi, sonrası ve hatta video sırasında bir çok reklamla karşılaşmaya alıştık bile. Peki, bunca reklam verenin, yayıncının ve dijital pazarın olduğu bir küresel İnternet ağında blogların yeri ne? Ne kadar etkililer, neden tercih ediliyorlar? Gelin blogların dijital reklamcılıktaki değerini ve önemini anlayalım.
Dijital reklamcılıkla ne alakası var diyebilirsiniz ama size bir soru sormak istiyorum. Bir web sitesine sizi ne bağlar? O sitede ne olursa, “Ben bu siteye arada gireyim” dersiniz?
Bir çok kullanıcı, tasarımın ve kalitenin yanı sıra ortak bir istekte birleşiyor: “Cana yakın ve sıcak bir ortam”.
Bloglar; genellikle tek bir kişi tarafından, daha yakın bir ağızla yazılan, yazarın kişisel görüşlerini rahatça dile getirdiği, ziyaretçileri ile çok yakın temasta bulunan ve daha az resmi web siteleridir. Düşünün, kafeinin ne olduğunu öğrenmek istiyorsunuz. Kurumsal ve size uzak bir dille yazılmış bir kafein sitesine mi girmek istersiniz, yoksa sizinle muhabbet eder gibi yazılmış bir metni barındıran bir blog sitesine mi? Bir çok kişi 2. seçeneği seçecektir.
Dijital reklamcılık sektörü artık farklı bir boyuta taşınıyor. İnsanlar sağda solda gördükleri patlayan, yanıp sönen ve rahatsız edici reklamlardan sıkılıyor ve her gün daha az ilgi gösteriyorlar, hatta o reklamları barındıran sitelerden kaçıyorlar. Peki İnternet reklamcılığı nasıl bir yol çizmeli?
Burada devreye diğer stratejik planların yanı sıra, sıcak muhabbet ortamları olan bloglar da giriyor. Çünkü bu tarz blogların takipçileri, blog yazarının yazdığı konulara güveniyor, girip okuyor ve yorumlarını paylaşıyor. İşte büyük reklam verenlerinde asıl istediği bu. Doğal trafik!
Siz bir blog sahibi olarak sitenizin giderlerini karşılamak için içerik reklamları paylaşmaya başlıyorsunuz. Okurlarınız ve blogunuzun doğal takipçileri “En Moda Yağmurluklar” konunuza girip, hem modaya uygun yağmurluk seçebilecekleri bir marka öğrenmiş oluyor, hem de sağda solda patlayıp içeriği okumanızı dahi zorlaştıran reklamlara maruz kalmamış oluyorlar.
Büyük markalardan, küçük işletmelere kadar herkes son zamanlarda blogların yüksek sosyal medya gücünü, okunma trafiğini ve bağlı ziyaretçi potansiyelini fark ederek bu alana yatırım yapmaya başladı.
Dijital reklamcılık, içerik pazarlama yöntemiyle blogların içine yerleşiyor. Reklamlar, çok daha sadeleştirilip kullanıcıya hitap eden bir hale getiriliyor. 2006’da %10 olan İnternet reklamcılığı 2010’un sonlarında %400 artış gösterdi. Blogların sayısı arttığı gibi buda rekabeti getirerek kaliteyi artırdı. Dijital reklamcılık gelişiyor, bloglar potansiyelini gösteriyor, yatırım getirisi sağlayan planlara geçiş yapılarak İnternet reklamcılığı dev adımlarla büyüyor.
Peki, siz bu Dünyanın neresindesiniz?
Bir yanıt yazın